20 Mart Çarşamba günü K'ai&Vrosi ekibi olarak günübirlik bir Eskişehir yolculuğu yapmadan önce gezilecek yerleri araştırırken İmren Erşen Oya Müzesi'ne rastladık. Erşen'in kendi zengin koleksiyonunu ve oyaların renkli dünyasını gösteren farklı bir konsept olması bizi şaşırttığı için gitmeye karar verdik.
Biz de ilk önce 2 katlı, içerisi çeşit çeşit oyalarla dolu olan Oya Müzesi'nden başladık. Burası İmren Erşen'in yıllar boyu biriktirdiği oyalardan oluşan ve yıllar boyunca gelişen oya kültürünü anlatan bir müze. Her ne kadar günümüzde bu oya kültürünün bir yansımasını göremesek de müzedeki sergi bize bunun bir zamanlar ne kadar canlı ve gerçek olduğunu gösterir nitelikte.
Sünnet odası, gelin odası, gelinlik ve çeyizi gibi odaların bulunduğu alanlar; zeybek oyaları gibi erkeklerin kullandıkları çeşitli oyalar; yeni evli oyası, hamile oyası, çeşitli ruh hallerini yansıtan ve karşı tarafa bir mesaj veren oyalar gibi akla gelmeyecek birçok işleme gördük.
Erken Osmanlı Dönemi'nde kök boyaların ve ıhlamur ağacından yapılmış baskıların kullanıldığı o kadar değerli oyalar vardı ki!
"Oya Müzesinde beş bini aşkın kayıtlı oya örneği bulunmaktadır. Bunun iki bin adedi iğne ve boncuk oyası örneği olarak sergilenmektedir. Diğer taraftan müzedeki sergilemeyi destekleyen çeşitli malzeme ve bağışlarla birlikte bu sayı şimdiden sekiz bini aşmıştır."
Müze girişinde indirimli 30 TL ve tam 50 TL olarak bir fiyatlandırma var. Müzeyi oranın küratörü Sergen Bey ile gezmek de kesinlikle büyük bir artı oldu.
Müzede aynı zamanda etrafı çeşitli çiçek desenleriyle süslenmiş el yapımı aynalara, hapishane işi cüzdanlara ve farklı kişilerce yapılmış Şahmaran yorumlarına da rastladık. İki katta böyle güzel işçilik ve eşyalarla karşılaşmayı beklemezken gördüklerimiz karşısında dilimiz tutuldu.
Eskişehir rotanızda bulunması gereken iç açan bir sergiydi. OMM Müzesi ile meşhur bu şehre bu müze de bizce eklenmeli!
#yergokoya