Antalya'nın ilk fabrikası ve endüstriyel mirası, Cumhuriyet'in kurulduğu yıllar kalkınma ham maddesi olan dokumacılığın kentteki temsilcisi ve bölgeye sosyo-ekonomik katkısı olmuş, şimdilerde Dokuma Park olarak bilinen Antalya Pamuklu Dokuma Fabrikası.

Kurulduğu 1950'li yıllardan ve üretime başladığı 1961 yılından itibaren şehrin insanlarını ve çalışanlarını 208 dönümlük kampüsü, teçhizatı, tesisleri ile olumlu yönde etkilemiş ve gelişimini kat be kat arttırmış Antalya Dokuma Fabrikası zamanının parlayan yıldızı. Tıpkı dönemin diğer fabrikaları gibi.

İşleyen, üreten, kaynaklarını kullanan, katma değerli kaliteli ürünler tasarlayan, ihracat eden, ülke ekonomisine katkıda bulunmuş, ülkemizin her bir karış toprağının hazine olduğu ve yetişen beyaz altının pamuğun toplanıp taleplerin karşılandığı zamanlardan bunları mumla aradığımız bir zamana, dünyaya.

Beş Yıllık Ekonomik Kalkınma Planı doğrultusunda Antalya'nın fazlasıyla yetişen pamuğunu iplik ve kumaşa döndürerek değerlendiren bir girişim hayaliyle çalışmalara başlanan Antalya Dokuma Fabrikası şehirdeki işsizliğe de çare olmuş aynı zamanda. 

Dönemin meşhur yardımlarından olan Marshall yardımı sayesinde Almanya'dan gelen ekip sayesinde makine kurulumunun yapıldığı ve nasıl çalıştığının öğretildiği bu fabrikada 21.600 iplik iği, 360 dokuma tezgahı ve iplik boyama vardı. Zamanında vatandaş ve kurumlarının da yer aldığı karma bir hisse yapısına sahip olsa da sonraları özelleşmeye gidilmiş ve önemli oranda bir miktar Sümerbank'ın eline geçmiştir. 

2003 yılında fabrikanın artık kâr etmediği gerekçesi öne sürülerek yıllar boyunca poplin ekose, poplin pijamalık, mendil ve pantolonluk üreten bu işlek üretimhane kapandı ve 2005 yılında yerleşik bulunduğu Kepez Belediyesi'ne devredildi, dokuma makineleri hurda olarak satıldı.

Bu fabrikanın dönüşüm veya evrimleşme sürecinde İstanbul Bilgi Üniversitesi Mimarlık Bölümü son sınıf öğrencileri ile birlikte ortak çalışılmış olup fabrikaya kentsel ve kamusal, kampüs ve peyzaj, yapı ve detay olmak üzere 3 farklı ölçekte incelenmiş olup çözüm önerilerinde görmüştür. 

Akademik çalışmaların da önemli bir kısmını oluşturduğu araştırmalar sayesinde halkın bizzat içinde olduğu bir yapı tekrar halkın yararına olacak şekilde onların katılımcı bir vatandaş oldukları gerçeği göz önünde bulundurularak tekrar Anadolu Oyuncaklar Müzesi, Araba Müzesi gibi farklı temalara alan açmış olsa da dokuma kampüsü artık inşa edildiği amaçtan uzaklaşıp bütünsel bir düzenleme yerine kampüsün her bir binası tek tek ele alınarak kentsel yapıya dahil edilmiştir.

Her bir köyünde farklı desenlerin, renklerin ve hikâyelerin işlendiği Anadolu coğrafyası kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına duymadığımız görmediğimiz kumaşlarla baştan sona çevrili. Türkiye Dokuma Atlası sergisi bunun en güzel örneklerinden biri. 

Zamanında nice emeklerle açılmış, yönetilmiş bu fabrikalar da öyle. Sadece Antalya değil, Bursa, Hereke, İzmit, Balıkesir'de açılan fabrikalar da sanayi alanında dokumacılığın ülkenin kendi ayakları üstünde durmak için ne kadar güçlü bir faktör olduğunu gösterir nitelikte.

Biz, K'ai&Vrosi Doğu Karadeniz'in el dokuması peştemal kumaşını geleneksel yöntemlerle dokutturduğumuz, kullandığımız ve gelecek nesillere aktarabildiğimiz için çok gururluyuz.

Elimizdeki kaynakların kıymetini bildiğimiz ve yücelttiğimiz günlerimize!


Yorum Yaz