Hepimiz anne karnında ve dünyaya geldiğimiz o zaman diliminde sıfır noktasındayız. Sonrasıysa biraz toplama usülü. Bedenimiz kendi fiziksel gelişimini tamamlarken zihinsel olarak insanın "kendini gerçekleştirmesi" noktasına gelmesi yıllar alır. Aslında her zaman kendimizle baş başa karakterimizi oluşturduğumuzu düşünsek de değişim kaçınılmaz bir etken.
Çünkü bulunduğumuz yer değişir. Bizi büyüten toprak değişir. Bazen biz onu değiştiririz. Her kademede farklı insanlarla tanışırız, iş ortamımız, arkadaş ortamımız değişir.
Yaşamı nerede ne zaman kimlerle geçirdiğimiz, yaşadığımızı hissetmemize ve onu algılama şeklimize tezahür edebilir. Ve bu tezahür yaptığımız işin içine kadar siner.
Tıpkı Alper Aydın'ın çocukluğunun geçtiği Ordu topraklarının yıllar sonra sanatçının işlerini gerçekleştirirken güttüğü amaç gibi.
Alper Aydın, 1989 yılı Yason Burnu/Ordulu bir sanatçı. Eserlerinde sık sık insan ve doğa arasındaki ilişkiyi inceleyerek doğaya verilen tahribatı, doğa=insan anlamını, doğayla yeniden iletişimini konu alıyor.
Yason Burnu'nun bu fotoğrafına baktığımızda da sanatçının doğayla birebir ilişkisini, en yakın arkadaşının o olduğu oldukça açık. Böyle bir coğrafyada büyümek çocukluktan gençliğe yetişkinliğe uzanan dönemde sanatçının hem kendi kişiliğini hem de sanatçı kişiliğini oluşturmasında önemli bir role sahip olsa gerek ki aslında bu kişilikler birbirinden ayrı düşünülemez kesinlikle.
20 Haziran-20 Ağustos 2023 tarihleri arasında Ordu'nun Yason Burnu, Taşbaşı Sanat Alanı, Yason Kilisesi ve Sülü Burnu'nda yer alan çalışma, müdahale ve yerleşimlerle oluşan Fata Morgana sergi bitmiş olsa da hâlâ konuşuluyor.
Fata Morgana gerçekleşme sürecinde yaşananlar nedeniyle hava durumuyla ilintili bir optik yanılsama olsa da sergide yer alan işlerin ziyaretçilerde de fata morgana etkisi yarattığına şüphe yok!
Geçtiğimiz günlerde İstanbul74' katkılarıyla Club House Bebek'te gerçekleşen We Belong adlı sergide Kırmızı Hap çalışmasıyla yer aldı. Üzerinden yıllar geçse de gerçeklik ve hayal dünyası arasındaki sahteliği ele alış şekliyle hâlâ kendinden konuşturan Matrix filmindeki kırmızı ve mavi hap sahnesinden esinlenmiş Aydın.
Ya sahte ilişkilerin, yalanların, pembe gözlüklerin olduğu mavi hap ya da katıksız gerçeklerle yüzleşip sorumluluk aldığımız kırmızı hap. Çalışmanın rengine bakılırsa Aydın kırmızı hapı içmiş, gerçekleri anlatan, konuşan ve işleyen bir sanatçı konumunda.
Bu yerleştirme rengiyle keskin bir hâl almış durumda. Peki ya nesnenin kendisi? Aydın'ın burada kullandığı ters dönmüş bir yelkenli var. Kişi denizde sakin sakin yol alırken alabora olmuş olabilir veyahut bile isteye hırçın dalgalarla savaşmak istemiş de olabilir.
Bu yerleştirme son zamanlarda tepetaklak olmuş tüm hayatlar belki de. 2020'de başlayan salgın hastalığın ardından yaşadığımız çeşitli doğal afetler. Sadece insan hayatı değil; tüm canlıların hayatı. İşte konu yine doğaya geldi.
Bu çalışmada işlendiği gibi çevremize farklı yüksekliklerden farklı açılardan bakarak başka çıkarımlar elde edebiliriz. Empati kurabiliriz. Bu da alt üst olmuş hayatları iyileştirmemize ve yola hep beraber çıkmamıza yardımcı olabilir.
Sevgiler,