Xela do ǩaoba! - Merhaba
Mučo ore? - Nasılsın?

Derdimiz var yok olanlarla. Hızlı tüketim ve sorumsuz üretimle geçen bir çağda kaybolup gitmesini istemiyoruz hiçbir değerin. Kaç senedir nesilden nesile aktarılmış onca birikime sahip çıkılmasaydı onları tanımayacağımız kesin.  Fakat korunmuş olsalar da onlardan yararlanamıyoruz. Onları görsek de bilsek de yine koruyamıyor, sonraki nesile aktarımını yapamıyoruz. 
İşe başladığımızda sayıları gittikçe azalan dokumacıların derdi de buydu: çocukları, torunları öğrenmek istemiyor, kendileri de yoruldukları için artık yapmak istemiyorlardı. 

"M.Ö. 7000 yıllarında dokunmuş kumaşların kullanıldığına dair Anadolu'da Çatalhöyük'te arkeolojik buluntuların bulunması, iki iplik sistemiyle oluşturulan dokusal yüzey tekniklerinden dokuma ve el dokumacılığının günümüzden en az 9000 yıl kadar öncesinde bilindiğini ortaya koymaktadır."

Türkiye Dokuma Atlası

En az 9000 sene önce başlayan dokumacılığın hikâyesi, Dünya'nın bazı noktalarında fabrikalaşma nedeniyle insandan makineye evrilirken gelişmemiş bölgelerde de tezgahlarını kendileri kuran, kirmanla ip eğiren yerel halk tarafından yazılmaya devam etti. Biz de K'ai&Vrosi olarak tam bu sebeplerden dolayı geleneksel dokuma yöntemine sadık kalarak kara tezgahta dokunmuş peştemaller kullanıyoruz.

Yok olanlarla bir derdi olan K'ai&Vrosi'nin adıysa yine yok olan bir değerden, dilden geliyor: Lazca. Lazların en eski tarihleriyle yakından ilgili olan Kolhida kültür ve yönetim alanı, ilk defa MÖ 8. yüzyıla ait Urartu Yazıtları'nda geçmiş, iken günümüzde  çoğu insanın Laz algısının Temel, Dursun, Fadime karakterleri ve "uuiyy" naraları üzerinden olması Laz ve Lazca'nın toplumda bir anlam kayması yaşamasına ve yanlış anlaşılması sebep oluyor. 

Lazca'ya sahip çıkmak ve bilinmesine destek olmak için
takip edebileceğin bazı hesaplar:

  1. Yaşayan Lazca
  2. Lazuri Nena
  3. Çkuni Berepe
  4. Laz Enstitüsü

Bugünkü bülteninin sonuna geldik. Okuduğun için teşekkür ederiz. Hoşça kal!


Yorum Yaz